Kayıtlar

Aralık, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Okurken bitmesini istemediğim yazılar serisi-2

Resim
   Ünlü Karakalem Dergisinin Editörü Metin Karabaşoğlu `nun Aşk adlı uzun yazısından alıntıdır. Afiyetle okuyun. Yazının tamamı için tıklayın.                    S özün kısası , elbette herkesin dünyasında değilse de, giderek daha fazla insanın dünyasında aşkın öldüğü bir zamanda yaşıyoruz. Gitgide daha fazla sayıda insan, kendini âşık hissetmekle aşkı, sevdayla aşkı, arzu duymakla aşkı, şehvetle aşkı karıştırıyor. Karşıdakini bir ‘insan’ olmaktan ziyade, bir beden, hatta elde edilecek bir ‘av’ olarak gören insanlar zuhur ediyor böylece. Böylesi bir duygulanım ise, en başta, aşkı öldürüyor. Çünkü aşk, bir bedenin bir diğer bedene duyduğu ilgi değildir. İki insanın, Allah’ın kalblerine koyduğu bir sevgiyle insan olarak birbirlerini sevmesidir. İnsanı insan yapan ise, bedeni değil, ruhu, aklı ve kalbidir. Bir başkasına duyulan bedenî bir ilgi, insanı insan yapmaz; zira, böylesi bir ilgi, tek başına, ‘hayvanî bir ilgi’den ibarettir ve akıl ve kalbe değil, bedenî arzu ve

Okurken bitmesini istemediğim yazılar serisi-1(OBİYS)

Resim
O kurken bitmesini istemediğim yazıları burada  paylaşacak kadar cömertim. Serinin ilk yazısını buyurun, afiyetle okuyun. Bakmaya bakmaya, sana nasıl bakacağımı bilemez oldum* İsmail Halis * Vol 1 "Tutun ve yüzleştirin hayatları"* Vol 2 Farklı asırlarda şehirlerin birbirlerine gönderdikleri selamlar, birbirleriyle, kimi zaman soğuk, kimi zaman sıcak savaşları olagelmiştir. Ki, bunlara verebileceğimiz en ilginç örneklerden biri, Beyrut ve Davos şehirleridir. Binlerce miting, panel, etkinlik, protesto ve ambargo çağrısının oluşturamadığı "beynelmilel rüzgarı", Davos Manifestosu'nun, "bir rüya kadar güzel ve bir milat kadar sarsıcı" dalgasıyla, deta demir ve tek bir yumruğa dönüştürdüğü malumdur. Vol 3 Müzmin Filistin direniş ve trajedisini konuşacaksak nasıl ki, Şeyh Ahmet Yasin'siz kurulacak bir cümle boşlukta kalacaktır, aynı vakıa İsrail miti bağlamında Beyrut ve Hizbullah duruşundan mütevellit İmam Humeyni içi

Bir yol bul kendine

Resim
Bir çözüm arayan var mı? "ÇÖZÜM" B ir yol bul kendine, Ama mümkünse kendi kendine, Yaşamak için değecek bir yol. Bakma bana, ilacım yok benim Bende yolcuyum tıpkı sen gibi Duramam, alamam seni bekleme Düşün işte, hayatı gör, Kafanı yor dostum, durma öyle! Zor da deme bana Zor bir kavram sadece Kaçma, dik dur ve anla Çözüm sende korkmadığın sürece

Bir zaman gelse...

Resim
Şiir yazmak kimin haddine onca üstad varken? "ZAMAN" Z amanında sevemedim, Zaman bulup sevemedim, Sevmek istedim göremedin. Z amanında göremedim, Zaman bulup göremedim, Görmek istedim gelemedin. Z amanında gelemedim, Zaman bulup gelemedim, Gelmek istedim beklemedin. Z amanında gelemedim, Zamanında göremedim, Zamanında sevemedim. S evmek istedim göremedin, Görmek istedim gelemedin, Gelmek istedim beklemedin. B ir zaman gelse Bir de zamanım olsa Bir de sen olsan Ve ben gitsem…

Barcelona: Bir grup çocukluk arkadaşı

Resim
G eçen hafta Pazar gecesi, El Clasico öncesinde NTV Spor’da Güntekin Onay’la Emek Ege tatlı tatlı söyleşiyorlardı. Bir ara “Biz bu Barcelona’nın maçlarını yayınlayarak iyi mi yapıyoruz kötü mü” diye birbirlerine sordular. Sorunun sebebi malum, Türkiye liginde maç seyredenler düşünmeden edemiyor: (Artık bir klişe olması pahasına tekrarlayalım) “Bunların oynadıkları futbolsa bizde oynanan ne?” Acımasız ama haklı bir soru. Birçok tanıdığım Türkiye ligi maçlarını takip etmek konusunda “havlu attı”. Hasta Beşiktaşlı babama soruyorum, “Bu hafta takımı seyrettin mi” diye, “Boşver allaşkına” diyor, “sen Barcelona’yı seyrettin mi?” Babama diyorum ama benim durumum da farklı değil. Çok uzun yıllardan bu yana ilk defa bir takımın sadece 11’ini değil yedeklerini de ezbere sayabiliyorum. Üstelik iflah olmaz hafıza zaafiyetime rağmen. Adamlar, kendilerini ezberletiyorlar! Futbol tarihine geçecek (geçti bile) Real Madrid maçının ardından Fanatik nefis bir sayfa yapmış. Barcelona’nı

İyi ki varsınız...

Resim
İyi ki varsınız.. İyi ki var camiler İyi ki okunuyor Ezanlar İyi ki gidiliyor camilere ve kılınıyor namazlar Şükür ki varsınız Allah dostları, Şükür ki bize tahammül ediyorsunuz... Allah sizi bizim yanımızda eylesin Allah bizi de sizler gibi eylesin..

Facebook mu? O da ne?

Resim
Facebook mu? O da ne? Günümüzde bu soruyu sorabilecek kadar cahil olmayı kim isterdi benden başka... Biraz  geçte olsa Facebook defterimi kapatıyorum . Herkese de tavsiye ediyorum bırakın artık, uyanın.... Peki nerden çıktı bu facebook karşıtlığı? Facebook u sevmiyordum zaten eskiden beri, ısınamamıştık bir türlü. Derken her yaştan öğrencilerim boy gösteririr oldu zamanla, bu da bende, teneffüste okul bahçesindeymişim hissi uyandırıyordu. Sonra interneti facebook la açıp facebook la kapadığımı farkettim. Bütün bunlara rağmen sınırlı da olsa kullanmaya devam ediyordum taa ki hakkımda adli süreç başlayana kadar.  Bir kamu davam var evet ama sanık mıyım, tanık mı bunu zaman gösterecek. Neyse bir de sloganım var bu konuyla ilgili: DAHA AZ FACEBOOK, DAHA ÇOK İNTERNET.....