Kayıtlar

2007 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bilmiyorum

Düşünüyorum nedir hayatımda değiştirmek istediklerim Ve nedir bir türlü değiştiremediklerim Düşünüyorum sadece Aldatan hayatın çaldığı sevdiklerim Düşünüyorum kimdi onlar Ve bilmiyorum neden… Neden hala yoklar

Türkçenin Evrimi

Yıl: 1965"Karşıma âniden çıkınca ziyâdesiyle şaşakaldım.. Nasıl bir edâ takınacağımahükûm veremedim, âdetâ vecde geldim. Buna mukâbil az bir müddet sonrakendime gelir gibi oldum, yüzünde beni fevkalâde rahatlatan bir tebessümvardı.. Üstümü başımı toparladım, kendinden emin bir sesle 'akşam-ışerifleriniz hayrolsun' dedim.. "Yıl: 1975"Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım.. Ne yapacağıma karar veremedim,heyecandan ayaklarım titredi. Ama çok geçmeden kendime gelir gibi oldum,yüzünde beni rahatlatan bir gülümseme vardı.. Üstüme çeki düzen verdim,kendinden emin bir sesle 'iyi akşamlar' dedim.. "Yıl: 1985"Karşıma âniden çıkınca fevkalâde şaşırdım.. Nitekim ne yapacağıma hükûmveremedim, heyecandan ayaklarım titredi. Amma ve lâkin kısa bir süre sonrakendime gelir gibi oldum, nitekim yüzünde beni ferahlatan bir tebessümvardı.. Üstüme çeki düzen verdim, kendinden emin bir sesle 'hayırlıakşamlar' dedim.. "Yıl: 1995"Karşıma birde

elveda diyelim ve gidelim artık....

Resim
E veet artık benimde bu şehirden ayrılma vaktim geldi. sayılı gün çabuk geçermiş derlerdi, saymadık ama yinede geçti gitti. bende gidiyorum ankaradan, kimbilir bir daha ne zaman gelirim(diploma almaya gelcem de neyse). ankaranın en hareketli olduğu günlerde, ülkemin kaderinin belirleneceği en mühim günlerde, ülkemin geleceğini belirleyeceğim tesellisiyle gidiyorum. aslında buraya ilk geldiğimde de ülkemin geleceğini belirlemek gibi saçma bir amacım vardı ama kader işte. demekki başkente gelişim değil başkentten gidişim daha belirleyiciymiş:)(bir oy bir oy) sıradan bir gidişi bu kadar büyütmek istemezdim ama sabahın 6.05 inde insan daha bir duygusal oluyor. bu akşam yane cuma akşamı 10 da ilk geldiğim deki gibi "yeni adana" firmasıyla dönüyorum. ilginçtir çoğunuzu ben yolladım ankaradan kısmet kendimi de yollamakmış:). çok iyi arkadaşlar edindim, doyumsuz sohbetler yaptım, inanılmaz eğlendiğim günler oldu, çok acılarda çektim , çok şeyin ilkini burda yaşadım, bazen de h

html kodları ile resim yapılırmı?

arkadaşlar bloğumuzdaki duygusal havayı dağıtacak ama ...... hatırlarsanız bir ara "paintle monalisa çizimi" ile ilgili bir e posta göndermiştim. şimdi de en az onun kadar ilginç bir video yla karşılaştım. " html ile resim yapma" zamanınız varsa buyurun izleyin. insanlar neden böyle şeylerle uğraşırlarki???? bu videoyaya inanmayanlar için ikinci bir video hazırlanmış. bu kanıt niteliğinde http://www.youtube.com/watch?v=1GXEt-4pB1g (aynı yazıda iki video güzel durmayacağı için birinin sadece adresini veriyorum) bu arada başta söylediğim duygusal havadan gayet memnunum. inşallah bu yazı o duygusallığın devamlılığını etkilemez.

yok bir şey yeniden...

......................................... üstadtan ........................................... anılarım kabuslarımın alevleriyle yansın karamsar gökyüzünden yıldızımsa kaysın .......................................... benden ............................................... yok bir şey , gerçekten yok, ne bir neden ne bir bekleyen ne de olmasını isteyen yok. yok varın kanıtı, varsa yokun anlamı, varlık yok olur, bilinmezse tamahı. BİR şey var, o da YEK , bilmeyiz hep yanımızda ama TEK TEK ,ol derse yok var, var yok oolur ve O ne zaman isterse ne var ne yok hepsi o zamaaan olur. ..................................................................................................... bir varmış bir yokmuş diye başlar masallar. ve bu gün var, yarın yok deriz sıkça aramızda. "kimseye kalmamış bu dünya" bunuda çok kullanırız. bu sözler öyle iyi gelir sözler bittiğinde. ve sadece söylenir düşünülmeden. dinleyenin de bir kulağından girer diğerinden çıkar. derin de

astrolojiye inanır mısınız?

ben inanıyorum ve canım sıkıldıkça da bu konu hakkında bişiyler okuyorum. bir de numeroloji diye bir şey buldum. benim için güzel şeyler çıktı. size de ii numerolojiler :) http://www.ekolay.net/astroloji/numeroloji/

rüzgar deli eserdi...

arkadaşlar "rüzgar" ın videosu.. buyurun ... RÜZGAR rüzgar deli eserdi buralarda savurunca yaprakları her biri ayrı yöne giderdi savrulduk bizde dayanamadık işte ama bize gelen hepsinden daha beterdi önce sana esti, birden değiştin beni hiç dinlemiyordun, sanki sen sen değildin bense tutunmaya çalıştım ve sana rağmen birazda başardım aslında ama sonra savruldum bir kuru yaprak gibi dalımdan nasıl koptuysam koptuğum yerden uzakta buldum kendimi bir kuru yaprak gibi dedim de sen bana bakma sarardım soldum belki ama kurumadım bir kuru yaprak bir yaprak kuruyunca su istemez ama ben sana çooook susadım pişmanım gel artık pişmanım sen suçlusun ama ben pişmanım gel artık sence ben seni ne kadar seviyordum hadi buna cevap ver hadi kur cümleni anlat bakalım görelim ne kadar tanımışsın beni eğer bir cevabın varsa en azından beni bir kere düşündün demek ve cevabın dünyalar kadarsa gerçekten anlamışsın beni belki de sevmişsin ama yok söyleyemiyorsa

izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum

uykumun gelmediği bir gece bu programa rastladım ve çok eğlendim. izleyin bana hak vericeksiniz.

TÜRKÇE’NİN SEFALETİ

Resim
arkadaşlar dil konusunda ne kadar duyarlı olduğumu beni yakından tanıyanlar iyi bilirler. geçenlerde bu konuda bir yazı yazmıştım. aşağıda yine konunun üstadı tarafından yazılmış güzel bir yazı var. çok etkilendiğim ve zevkle okuduğum bir yazıdır. biraz uzun ama vaktiniz varsa buyurun okuyun.. Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilâsun TÜRKÇE’NİN SEFALETİ Dili kullanış, bir milletin millî hassasiyetini gösteren ölçülerden biridir. Fakat dil söz konusu olunca, memleketimizde bir millî hassasiyetten dem vurmak imkânsızdır. Bu alandaki sefaletimiz, sokaklarda, dâirelerde, evlerde boy boy teşhir edilmektedir. İstanbul caddelerini gezenler, Türkçe bakımından çok acıklı bir manzara ile karşılaşırlar. Yüz metrede bir dikilen dolmuş durakları, Türkçe'nin sefalet ilânlarıdır. Bu duraklardaki "Bekleme yapılmaz" ibâresi karşısında, hiçbir Türk'ün yüreğinin sızlamaması ayrı ve daha büyük bir fâciadır. "Bekleme yapmak, konuşma yapmak, gecikme yapmak" diye diye

Enstantaneler...Kavak ağacı ve Kabak fidanı

Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Baharilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurlarınve günesin etkisiyle müthiş hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacıyla ayni boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa: "Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?" "10 yılda" demiş kavak "10 yılda mi?" diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kavak "Ben neredeyse 2 ayda seninle ayni boya geldim bak! ""Doğru" demiş ağaç "doğru" Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kavak önce üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa: "Neler oluyor bana ağaç?" "Ölüyorsun" demiş kavak "Niçin?" "Benim on yılda geldiğim yere sen iki ayda gelmeye çalıştığın için"…

kaçarcasına geçiyoruz geçmişimizin yanından

Resim
Ç oğumuz atıyla aynı gözlüğü takmış bir süvari gibi hızla geçip gideriz hayatlarımızın içinden. Önümüze bakarız sadece, yüksek hızda seyrettiğimiz için her şey arkada kalır. bütünümüzü oluşturan binlerce ayrıntıyı göremeyiz. hayatımızı belirleyenler anlaşılamadan arkamızda kaldıkça geleceğimizde belirsizleşir. geçmişimizin ayrıntıları silikleştikçe hangi kararımızı, hangi gerekçelerle aldığımızı algılayamayız. başımıza gelen işlerin nereden yola çıktıklarını bunlarda bizim payımızın ne olduğunu çözemeyiz. hızla geçerken hayatlarımızın içinden, durup dinlenmeye, neyi neden yaşadığımızı anlamaya fırsatımız olmuyor sanki. hangi anımızın sadece anı olarak kalmadığını, geçmişimizin bıraktığımızı sandığımız şeylerden hangilerinin bizi bir gölge gibi takip ederek, şimdiki zaman kararlarımızı etkilediğini bilmiyoruz. geçtiğimiz her yerde bizden parçalar bulunuyor. kişiliğimizin parçaları bunlar. yaptıklarımız, yapamadıklarımız, pişmanlıklarımız, keşkelerimz, tasalarımız, sevinçlerimiz, acıl

Varsaklar 2

Arkadaşlar varsaklar hakkındaki birinci yazım çok ilginizi çektiğinden!! yazmaya devam ediyorum.. biz varsaklar günümüzde kullandığımız kelimeleri farklı telaffuz ederiz ve apayrı kelimeler kullanırız. bozulmamış ilginç bir türkçemiz vardır. işte o kelimelerden örnekler: Acer = Yeni Abari = Abovo Accık = Az Anacık = anne Annaç = Karşı Avarlık = Bahçe Aykırı = Meyli az olan yol. Azılı = Erkek domuz Babacık = Baba Barnak = Parmak Bayak = Biraz Önce Bıldır = Geçen yıl Bılız = Gayri-müslim çocuğu Bızdık = Çocuk Bibi = Hala Bider = Tohumluk buğday Biraaz = kadınlara hitap şekli Bire = Erkeklere karşı kullanılan hitap şekli. Birtii = Biraz Bissaal = Birazdan Bocit = Plastik Su Kabı Buzağlamak = İneğin yavrulaması Büğet = Gölet Cağlık = Lavabo, banyo. Cağra = Sigara Capıl = Bataklık Cec etmek = Toplamak, bir araya getirmek Cere = Küp devamı ve daha ayrıntılı bilgi için Varsaklar Derneği

ama bulamadımmm bulamadımmm bulaa......

ibrahim tatlısesin, sözleri sadece "bulamadım" dan oluşan şarkısına kocakafaların yaptığı çok komik video... bence koca kafalaların en güzel videolarından biri buyurun izleyin..sizler içim youtubetan getirdim

turkche yi (artık böyle) kim kurtaracak.....

herkes bir şeyler söylüyor ama değişen bir şey yok. bir kulağımızdan girip diğerinden çıkıyor. söyleyenler ise bir yerden sonra söylemekten vazzgeçiyorlar. türkçemizin yozlaş(tırıl)masından bahsediyorum arkadaşlar. peki kim bir şeyler yapacak ?... ben mi?, oktay sinanoğlu mu?, sadi seferoğlu mu?......., kim? şunu iyi anlayalım artık; türkçemizi bir iki kişinin çabasıyla kurtaramayız. peki ne yapmalıyız? bence... nasıl laiklik için meydanlara iniyorsak, o sıcaklarda caddeleri dolduruyorsak ,türkçe içinde en az laiklik kadar önemli olan türkçe için de artık bir şeyler yapmalıyız ama milletçe. yozlaşma hakkında bir iki şey daha yazmak istiyorum: bu konuda söylenecek çok şey var ama ben kimseyi sıkmamak için sadece beni en çok rahatsız eden tarafını anlatmak istiyorum. türkçe kelimeleri ingilizce seslerle yazmak. evet yozlaşma konusunda o kadar ileri gittik ki artık bunu da yapıyoruz. bunu da sırf daha seçkin ve daha farklı olmak için yapıyoruz. bir çok dükkan artık bu şekilde isim

PARDUS tan haberiniz var mı?

Resim
A rkadaşları PARDUS u duydunuz mu?.Ben de internette rastgele dolaşırken gördüm.galiba bu pardus TÜBİTAk ın geliştirdiği bir İŞLETİM SİSTEMİ imiş. ama bundan niye kimsenin haberi yok niye reklam yapılmıyor acaba!!!. Bence TÜBİTAK ın böyle bir girişimde bulunması gerçekten gurur verici ama dediğim gibi biraz da tanıtım gerekli. buraya bunları yazma amacım da kendi çapımda PARDUS u tanıtabilmek. --------------TÜBİKTAN--------------------- Pardus, TÜBİTAK-UEKAE (Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü) bünyesinde yürütülen bir işletim sistemi geliştirme projesidir. Pardus açık kaynak kodlu ve GPL (GNU Genel Kamu Lisansı) ile dağıtılan bir özgür yazılımdır. Özgür yazılımlar kullanıcılarına diledikleri gibi çalıştırma, çoğaltma, inceleme ve değiştirme, ve yeniden dağıtma özgürlüklerini koşulsuz olarak verirler. Bu özgürlükler sayesinde kapalı kodlu ve sahipli yazılımlara göre daha fazla güvenlik, esneklik ve tasarruf sağlarlar. Pardus 2007, proje kapsamında 18 Aralık 2006

Varsaklar ???????

Resim
Arkadaşlar ben varsağım peki varsak ne? Varsak kelimesi,Tarsus ve çevresinde yaşamakta olan bir Türkmen zümresine verilen addır. lde ettiğimiz verilere göre, Varsak kelimesi belli başlı şu anlamlara gelmektedir: 1- Bir Türk boyu, kabilesine verilen isim, 2- Eski harp âletlerinden bir çeşit yatağan, kısa kılıç. 3- Taşçıların taş kırdıkları büyük çekiş. VARSAKLARIN MENŞEİ Varsak kelimesinin anlamını ve nereden geldiğini belirttikten sonra şimdi de Varsakların kimliği ve menşeilerinin ne olduğunu açıklamaya çalışacağız. Varsak kelimesinin nereden geldiğini araştırmak, bu zümrenin kavmi menşeinin bilinmesi meselesi ile ilgili değildir. Çünkü bu husus gayet açık olup bir iki farklı görüşün dışında, çoğu tarihçiler Varsakların Türkmenlerin Uçok koluna mensup oldukları hakkında ittifak içerisindedirler. Bedreddin el-Aynî, varsah olarak zikrettiği Varsakları Türkmen olarak vasıflandırmaktadır. Makrizi de Kitabus Sulukde Varsakların Türk olduğundan bahseder. Çukurova tarihi ve burad

ergünde geldi...

heee sanırsam geldim

duygusal karışığı mı paylaşıma açtım.

Resim
d ört yıl önce almıştım bilgisayarımı. o günden bu güne çok şarkı geçti şarkılar klasörümden. ama bazıları da kaldı ve şimdi benim için ayrı bir yere sahipler. evet türkçe slow mp3 lerden oluşan namı değer(bir kaç kişi biliyor işte.. bayağı ünlü yanii) DUYGUSAL KARIŞIK klasörümden bahsediyorum. alfabetik sırayla A- B arası B-D arası D-F arası F-H arası H-L arası L-N arası N-S arası S-Ü arası V-Z arası şarkılar güzel herkese tavsiye ederim. çoğu hepinizde vardır zaten olmayanlarıda bir yerlerden bulmaya çalışın. bulamadığınız olursa benimle irtibata geçebilirsiniz.

03 temmuz 2007 salı; ne gündü be....

Resim
her şey sedatın beni aramasıyla başladı. sedat beni aradı ve bizde mp3 playerını unuttuğunu söyledi. sabah aştiye getirebilir misin abi dedi. bende ona karşı zaten eziktim olur dedim. adam ne zaman dan beri evine çağırıyordu gidemiyordum. daha sonra yatmadan msn de best le konuştum onlarda yarın okula gidip çıkış işlemlerini halledecekmiş. iyi dedim bende aştiden okula geçer fırsat bulmuşken o işlerimi hallederim diye düşündüm. bunlardan önce aydınla(gazi tıpta. çocukluk arkadaşım) konuşup onu ziyarete geleceğimi söylemiştim. ve yattım sabah erken kalkmak üzere. düşündüğüm gibi erkenden saat 7 de uyandım. hakkıyı kaldırmak için yarım saat uğraştıktan sonra aştiye doğru yola çıktım. bu arada hakkıyıda uyandıramadım. aştiye geldiğimde sedat biletini bir saat ertelediğini söyledi. bende o zaman ne bok yiyeceğimi düşündüm ve hem sedata bilet ayırıp hemde o firmaya mp3 playeri bırakmaya karar verdim. ve bıraktım. inanılmaz dı gerçekten bırakmıştım. neyse sonra armadanın ordaki durağa gel

tam ortasındayım

--------------------------------------------------------------------- Tam ortasındayım sensizliğe bir şiir daha düşlerimin baş belası olduğu şu günlerde tam ortasında olduğum hayatın güzelliklerini göremiyorum bir yanımda uçurumun olduğunu çok iyi bildiğim halde sonu ne olursa olsun ondan da korkmuyorum kaçmıyorum, diğer tarafta sen varsın çünkü ve bana çook uzaksın ve her geçen gün kopuyorsun bizden biz diye bir şey yok dediğini hatırlıyorum bazen.. nasıl beraber olduğumuzu göremediğini ve korktuğunu uçurumlarımızdan biz olmak yanımda olman değildir derken ben ve aralamaya çalışırken kapılarını sen ısrarla kapatıyorsun yüzüme baş belası düşlerimle kalıyorum ben yine elbette yanımda değilsin ve beni istemediğini biliyorum nasıl seni de istemiyorlarsa bu bir döngü bir çıkmaz bu bir karanlığın ortası ama yalnızlık ya da sensizlik kadar zor değil ve işte uçurum dediğim şey sensizlik hiç değil dökülmüyorsa gözlerimden yaşlar kalbim hala istiyorsa seni anla

amaç:öylesine

öncelikle bu blog tokyo saatine göre düzenlenmiştir. öyle işte, bir blog yapıverdim. ama şu amaçla yaptım diyecek bir sebebim yok. sadece yaptım. peki neler koyacağı(z)m buraya . herşey. bana(bize) ilginç gelen,komik,toplumsal konular, az siyaset, insan, doğa, psikoloji, gezi, seyahat, spor .... her şeyden biraz işte. bloğun başlığı ne var ne yok ya, işte insanların sadece ne var ne yok merakıyla bakabilecekleri bir blog yapmak olsun amacım. bir şey yaparken baştan bir amacının olması, yaptığın işin devamlılığı ve de sonucu görüp değerlendirmek açısından çok faydalıdır. ama amacının olmaması bir işi yapamayacağın anlamına gelmez. işi bırakma riskin vardır tabi . ama bana göre amacının yani beklentinin olmadığı bu süreçte, bir çok süprizle karşılaşabilirsin. bu süprizler, yeni amaçlar ve yeni beklentiler doğurabilir. ve böylece yaptığın işe daha çok bağlanabilirsin. sonuca baktığındaysa sıfıra razı olduğun için her zaman karlısındır. eğer bir amacınız yoksa ve süprizleri seviyorsan

yok bir şey

yok bir şey..gerçekten.

nasıl diyorsan öyle olsun Kerim Akbaş

Kerim AKBAŞ tan bihaber olanlar varsa BUYURSUNLAR.... bu adama dikkat. Allahtan kanal6 arkasında durmadı. ne korktuk yaa...