Kim ne derse desin Üstadımızdır!

Vefatının üzerinden 28 yıl geçmiş olan, fakat şiirleriyle, düşünceleriyle hala tesirini koruyan üstad Necip Fazıl Kısakürek'i bir de edebiyat çevresinden isimlerin ağzından dinleyerek rahmetle anıyoruz. (Not: Yazı ve resimler Dünya Bizim adlı internet sitesinden alıntıdır.)



 Osman Yüksel Serdengeçti: Necip, farklı bir adamdı. Ne onun yükseldiği yere yükselebilirdiniz, ne de düştüğü yere düşebilirsiniz. Sonuna kadar zirve, sonuna kadar derinlik… Necip Fazıl, ol kişidir ki, hakkında kolay kolay karar verilemez. İnsanı hükümsüz bırakır. Necip Fazıl; noktasız, virgülsüz bir adamdı. Ne dur bilirdi, ne durak. Ondaki, hayata hükmetme hırsı sonsuzdu. Ölürken dahi, yaşıyorum diye sesini yükseltecek bir adamdı. Mağlubiyeti asla kabul etmezdi. Necip Fazıl öldü. Ölmeyebilseler Peygamberler ölmez. Herkes şu beylik lafı ediyor: bıraktığı boşluğu kimse dolduramaz. Boşluk bırakmadı ki doldurulsun… Her şeyi doldurdu gitti; kafaları doldurdu, gönülleri doldurdu. Allah, rahmet eyleye…

Mehmet Şevket Eygi: Üstad; fırtına gibi esip gidenlerdendi. O, sanki dünyanın bütün ulvi çilelerini, bütün asıl ıstıraplarını bütün fikir öfkelerini omuzlarına yüklenmiş bir düşünce ve duygu deviydi. Çakan, gürleyen, şahlanan bir tabiata sahipti. Fırtına gibi yaşadı, fırtına gibi göçtü.

İsmet Özel: Çelişki o kadar korkulacak bir şey değil. Çelişkisi olmayan adam robottur, adam değildir. İnsan, hayatı boyunca çelişkiyi yaşar. Necip Fazıl'ı Necip Fazıl yapan, büyük ölçüde normal olarak kendi bulunması gereken yerde değil, muhatabın yanında bulunmasıdır. Uzun süre tek adam olarak kalabilmiştir.

Hekimoğlu İsmail: Necip Fazıl'ı eserleri yaşatacaktır. Lehinde de aleyhinde de bulunanlar olacaktır. Onun mazisinde hata arayanlar, onun çok güzel ve Müslüman bir şekilde hayatını kapattığını görmemezlikten gelebilirler. Bizim için önemli olan, Necip Fazıl'ın Müslüman bir şair olmasıdır.

Cahit Zarifoğlu:  Necip Fazıl'ı on beş – yirmi dakika dinleyen biri kendi dünyasının ne kadar küçük, değersiz olduğunu derin derin anlar. Sohbetlerin, büyüklerin dizlerinin dibine oturmanın neler ifade ettiğini anlıyorum. Tasavvuftaki sohbet medeniyetini anlıyorum.

Erdem Bayazıt: İslami bir müessese olarak batın anlamıyla şüphesiz o bir mürşid değildi, ama irşadın peşindeydi. Işığını gerçek mürşidden alan bir muallim, bir yol gösterici, bir üstaddı.

Ahmet Hamdi Tanpınar: O, en zalim rüyayı bile sonuna kadar götürmeden uyanmasını istemez; fakat en cazibini bile üç defa üst üste görmeye razı değildir. Bazı insanlar; ara sıra ayaklarını imkansızın denizinde yıkadıkları içindir ki zaman zaman başları bulutlarla çarpışır.

Mehmet Kaplan: Onu tahrik eden esas amil, dıştan ziyade kendi içindedir. O, bir mizacın şairidir.

Yaşar Nabi Nayır: Bir mısraı bir millete şeref vermeye yetecek şair: Necip Fazıl.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mabel Matiz -Ya Bu İşler Ne-illuminati ifşası

Cem Karaca`nın Şarkısında Geçen Üçler, Yediler, Kırklar Mevzusu Üzerine...