Biraz da Nostalji - Mehmet Scholl`ü hatırlayalım.

                    Mesut Özil, İlkay Gündoğan, Emre Can gibi yabancı milli takımlarda oynayan üst düzey oyuncularımz var. Türk Milli takımı bırakıp yaşadıkları ülkenin milli takımını seçtiler. Onlara hiç kızmıyoruz bizi seçmedikleri için. Bize karşı gol bile atsalar bizi temsil ediyorlar diye düşünüyoruz belki de. Bizler Anavatanız onlar da gurbetçi. Anadolu merhametini gösteriyoruz onlara karşı. Varsınlar başarılı olsunlar takımlarında. Her zaman en iyi performansı göstersinler bize yeter. Hem onların  oynadıkları büyük maçlar, finaller, aldıkları kupalar bizleri de fazlasıyla gururlandırıyor...
      
                   Mehmet Scholl vardı yıllar önce. Bayer Münih ve Alman milli takımda yıllarca oynadı. Alman milli takımınına Türk dokunuşunu başlatan isimdi Mehmet. Sayısız kupa kazandı. Babası Türk`tü sadece ama biz onu her türlü sevdik, kabullendik.  Türkçe konuşamasada o da Türküm ve Müslümanım diyordu. Almanlar da ona "scholl=melez" dediler. Birçok gurbetçi gencemizin hayatı gibiydi Mehmet`in hayatı. Buyurun..  Mehmet Schollün film gibi hikayesi aşağıda. 


Mehmet Scholl'un içyüzü

ALMANYA'da ilk kez bir Türk takımının hele hele özel maçta "milli marşının çalındığına" son Bayern Münih - Fenerbahçe maçında hayretle şahit olduk. Bu mucize özel kararı "kim verdi ?" Üstelik o maçta Mehmet Scholl o kadar şahane bir gol attı ki, Türkiye ve Almanya'daki hayranları O'nu uzun süre "milli marşla birlikte anacaklardır." Yoksa bu milli marş Almanlar'ın "melez" anlamına gelen "Scholl" (şolli) dedikleri Mehmet Scholl'e bir kimlik kartı mıydı ?.. Veya orada "öldürülen Türkler'e" bir tür ağıt mı yakıldı ?..
İşte bu düşünceler beni Mehmet Scholl'e ve hayatına uzandırdı. Önce önüme üç kesitli "bir sinema şeridi" çıktı. İlki, 1965 yılında Gümüşhaneli işsiz Yahya Bilgin'in eşi ölünce kızı Naziye ile birlikte günün modasına uyarak "Almancı" oluşu... Yahya, Münih'e gider, Rus asıllı bakkalın kızı Kozvitha ile evlenir. Scholl'ün babasının hikayesi birara Zaman gazetesi ile Aksiyon mecmuasında bir Güney Amerika duygusal serüveni gibi anlatıldı. Almanlar O'nun oğlu Mehmet'e "melez" anlamına gelen Scholl diyorlar. Scholl, Allah'a inanıyor ama İslamiyeti bilmiyor. "Herşeyi yaratan bir güç var. Fakat Allah'a ulaşmak için herhangi bir dine ihtiyaç olmadığını düşünüyorum" demiş. Aynı gazeteler, "Ne kutlamalarda ne normal hayatta içki içmez. Türk'üm diyor ama Türkçe bilmez" diye yazdı. Türkiye'deki akrabaları, "Onun parasında pulunda gözümüz yok. Bilsin ki Türkiye'de bir akrabası var" diyorlar. Onların başında da köydeki üvey kızkadreşi Nezihe geliyor.
Şeridin ikinci boyutu Alnaya'da. Bayern Münih kulübüne gidin, Mehmet Scholl'u sorun. Size "Kardeşi misiniz ?" diye gülerek soruyor ve şunları ekliyorlar: "Her gelen akrabasıyım diyor ve para istiyor." Oysa ki Mehmet babasını bile tanıyamamış. "Ben 20 yıldır ailesiz yaşıyorum" diyor ve ekliyor: "Bundan sonra da yalnız yaşarım." Çünkü eşi evi terkedip, annesinin yanına döndü.
Bir de Scholl'un futbolcu yönü var. Çok onurlu üçüncü yüzü... "Ben hiç değişmem. Gücüm ve zayıf tarafım budur" diyor. Almanya'nın en kabiliyetli ve teknik futbolcusu olduğunu Beckanbauer açıkladı. Scholl'de "deha ve çılgınlık" kolkoladır. Kendisine tüküren Dortmund'un İsviçreli oyuhcusu Chapuisat'a sahada neredeyse sille tokat girmeye kalktı. Sonra Karlsruhe'ye yeni geldiğinde antrenörü ünlü Scheffer, O'nu, "alçakgönüllüğü öğrensin diye" yedek çıkarttı. Tahammül edemeyip ağlayarak stadı terketti. O şekilde on kilometre eve kadar koşarak hırsını yendi. 1970'de Karlsruhe'de doğdu. 25 yaşında bile "ağzına geleni" söylüyordu. Nitekim 1992'de Bayern'e geldi. Yeni kulübünün kuruluş yıldönümünde takım arkadaşlarıyla "kelime oyunu" için TV'ye çağrıldı. Toplumcu bir söz söylemeliydi. "Madem ki daha ağaçlar yaşıyor, ekolojistleri asın" dedi. Bir daha programa çıkması yasaklandı. Eski takımı "yaşamak için" yıldızını sattığını açıkladı. Galatasaray ile Fenerbahçe, Scholl için birbirine girdi. Beckenbauer "2000'li yılların ötesinde mukavelesi var" dedi, Türkiye macerasını kapattı. Futbol olarak Scholl'e bir tek nasihat var: "Çevrecileri serbest bıraksın, bir Lothar Mattheaus olur." En azından Türkiye, O'nun "kültürüyle" değil, "doğal becerisiyle" onur duyuyor.
Doğan Koloğlu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mabel Matiz -Ya Bu İşler Ne-illuminati ifşası

Cem Karaca`nın Şarkısında Geçen Üçler, Yediler, Kırklar Mevzusu Üzerine...