Artık kırk birinci gündeyiz. Şükür.

Her insan bir bilmecedir, bulmacadır. Tam çözüp bitirdim sanırsın, birkaç harf yanlış çıkar. Yeniden ve baştan başla bakalım. Soldan sağa, yukarıdan aşağıya; onu karala, bunu düzelt. İyice karışır her şey. Çoğunlukla bulmacayı bırakmak zorunda kalırız. Görüntüsü bile rahatsız eder bizi.

Son yıllarımız hep böyle geçti. Nice insanı yanlış tanımanın (çözememek) şaşkınlığı içindeyiz. Biz mi yanlış tanıdık, onlar mı kendilerini başka tanıttılar, bu da ayrı bir konu. Hayal kırıklığımız büyük.


Türkiye, sadıklar yurdudur. Hainler gelip geçer, millet ve memleket bâki kalır.

Sarımsağı gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış. Tutmuş kendini. Saklamış. Sonrası işte bu paralelciler, bölücüler, sahibinin sesi sözde cumhuriyetçiler vs. 

Hoşgörü, hizmet ve diyalog eşliğinde milletin üzerine yağdırılan bombalar. Ecnebi memleketlerinde müminleri karalamaya yönelik kampanya ve iftiralar.

Barış, demokrasi, insan hakları ve halkların kardeşliği söyleminin yanına eklenen sayısız cinayet. Sıfır ahlâk. Kötülük, uzmanlık alanları olmuş.

Bağımsızlık ifadesinin ardına gizlenmiş mütareke zihniyeti. Halkçılık adı altında millet düşmanlığı. Nihayet bu üçünün ortak iş tutuşu, tavır alışı.

Artık kırk birinci gündeyiz. Şükür.

Hainlikleri tescillenmiş isimlere / yapılara bir bakalım. Merhametsiz olduklarını, halden anlamadıklarını, yalandan ve riyadan beslendiklerini görüyoruz. Menfaat yolunun müdavimleri.

Aşırı hırslı ve ihtiraslı olur, haset büyütürler. 
Hain bir kimseyi asla memnun edemezsiniz. Sözgelimi hizmet iddiasıyla yola çıkanların kavuştuğu imkânlar, ulaştığı yerler onlara yetti mi? Hayır. Hep daha fazlası. Sonunda yoldan çıktılar. Belki de hep öyleydi. Sarımsak bahsini hatırlayalım.

Dün kendi dilini konuşmaktan çekinenler bugün kurs açabiliyor, yayın yapabiliyor. Memnun olanı görüyor muyuz? Hep şikâyet, istek ve tehdit. Çünkü dertleri başka. Yoksa şantiyeleri niye basıp ateşe versinler?

Hain, bir başkasının iyiliğini istemez. Ülkemiz ne zaman olumlu ve onurlu bir adım atsa, harekete geçenlere dikkat edin. Düşmanın ağzıyla konuşuyor, azığıyla koşuyorlar.

Hain, bir başkasının iyiliğini istemez. Ülkemiz ne zaman olumlu ve onurlu bir adım atsa, harekete geçenlere dikkat edin. Düşmanın ağzıyla konuşuyor, azığıyla koşuyorlar.


Söyleyip bitirelim: Türkiye, sadıklar yurdudur. Hainler gelip geçer, millet ve memleket bâki kalır.


İbrahim Tenekeci/Yenişafak/02/11/2016

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mabel Matiz -Ya Bu İşler Ne-illuminati ifşası

Cem Karaca`nın Şarkısında Geçen Üçler, Yediler, Kırklar Mevzusu Üzerine...