Günümüzde Dindarlık - Abdurrahman Arslan

...Şimdi bunu içinde bulunduğumuz şartlarıyla çağın şartlarını da ele alarak konuşmamız gerekecek. Bunlardan birisi de şudur. Biz artık sözlü kültürün dünyasında yaşamıyoruz. Yazılı kültürün de dünyasında yaşamıyoruz. Biz görüntü kültürünün dünyasında yaşıyoruz. Görüntü kültürünün dünyasında yaşamak demek, her şeyin gösteriye dönüştüğü, bir bakıma alenileştirildiği, alenileştirme çabası içinde bir dünya demektir. Siz bir şeyi görüntüye, şova dönüştürüyorsanız, gösterişe dönüştürüyorsanız, siz aynı zamanda onun içini boşaltıyorsunuz demektir. Bu birbirine paralel giden bir şeydir. Dolayısıyla bugün karşılaştığımız benim kanaatime göre yoğun bir dindarlık gibi görünüyor ki, kısmen Kemalistler bunu böyle söylüyor, ama Müslümanlar bu sözü dikkate alırlarsa yanılırlar. Çünkü onlar bu işi anlamamışlardır. Başından beri anlamadılar. Bu bir dindarlaşma değildir, bizim anladığımız anlamda dindarlaşma değildir. Dindarlık fıkıhla beraber gelir. Bu fıkhı olmayan dindarlaşmadır. Dolayısıyla bunun ayaklarını basacağı bir yer yoktur. Esas problemin kendisinde bu var. Çağdaş Türkiye Müslümanlarının temel problemlerinden birisi de bu. Fıkhı olmayan bir dindarlıkla karşı karşıyayız. Ve bu da İslam’ı da tehdit ediyor. Bu açıdan bakıldığında sizin muhafazakârlık kavramını kabul etmiyorum. Ben öyle batıya ait belirsiz bir kavramın içinde mütalaa etmem mümkün değil. Ben bunu Müslümanlığıma hakaret olarak görüyorum. Muhafazakârlık Batı şartları altında oluşmuş, Müslüman’ın asla kendisine yakıştıramayacağı bir kavramdır. Devrimciler karşısında bazı şeylerin muhafaza edilmesini savunan bir düşüncedir. Neyi savunur? Neyin muhafazasını savunur? Siyasi geleneğin içinde yeri olan bir şeydir. Benim inandığım bir din vardır. Onun muhafazası söz konusudur.

Röportajın devamı için tıklayınız

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mabel Matiz -Ya Bu İşler Ne-illuminati ifşası

Cem Karaca`nın Şarkısında Geçen Üçler, Yediler, Kırklar Mevzusu Üzerine...